Rüyalardan iki örnek:
Okuyucuya görülen rüyalardan iki örnek verelim, sonra bunlardan yavaş yavaş mâna çıkaralım. Bunlardan sonsuz şekiller çıkarmak mümkündür:
Birinci rüya:
Rüyayı gören: Yirmi üç yaşında Avrupalı bir genç kadın.
“Üzerimde siyah bir elbise olduğu halde bir gölün kenarındayım. Birdenbire karar vererek kendimi suda buluyorum, karşı ki sahile yüzüyorum. Tamamıyla çıplağım, sahilin her tarafı aydınlanmış, orada duran ve beni büyük bir sevinçle seyredip işaret eden dindar bir hatunu görüyorum. Bir hafta önce gördüğüm bu güzel rüya o kadar hoşuma gitti ki târif edemem.”
Rüyayı gören: Otuz yaşlarında bir erkek.
“Büyük bir istasyonun peronundayım, ekspresi bekliyorum. Bu katarı çeken güçlü lokomotife binmek istiyorum. Çok geçmeden trenin geldiğini görüyorum. Fakat onu küçücük bir lokomotif çekmektedir, yakıtı da kibrit çöpleri idi. Bu durum beni cidden üzmekte ve bedbaht etmektedir. Ağlayarak uyanıyorum.”
Herhangi bir rüyayı tabir etmek mümkün mü?
Bir rüyayı tâbir etmemiz gerekirse o rüyanın mutlaka bir mânası olmalıdır. Onun için doğru soru şöyle olmalıdır: Rüyaların mânaları var mıdır?
Muhakkak ki bu böyledir. Çünkü birinci rüyayı gören genç kadın, sevinçli ve neş’eli olarak, ikinci rüyayı gören erkek de ağlayarak, üzgün bir halde uyanmışlardır.
Şimdi her iki rüyayı inceleyelim:
2. Rüya:
Aşağıda genç kadınla bu konu ile ilgili olarak yapılan bir konuşma:
-Günlük hayatında seni en çok düşündüren şey nedir?
-Temizlik, iffet ve vicdanî huzur.
-Bu iş seni ne dereceye kadar düşündürüyor ve endişe içinde bırakıyor?
-Aman, çok düşündürüyor, bu hususta hiç rahat değilim, kendimi gereği kadar temiz ve pâk olduğumu hissetmiyorum.
-Ne yapmak istiyorsun?
-Her şeyden önce gerçek dindar bir kadın gibi olmak istiyorum. Fakat bu doğru yolda yürümek için önce nefsimden ve onun kötülüklerinden kurtulmalıyım.
Bu genç kadının rüyası ilk görünüşte, belirli bir âdeta üzerine ışık tutulmuş gibi açıktır.
1 Siyah bir elbise giymektedir. Hepimiz biliriz ki kara esvaplar giymek hüzün, matem, ıstırap ve dertliliği temsil etmektedir. Bu duruma göre, genç kadın, gerçek dindar bir kadın olacak kadar iffetli ve temiz olmadığı için üzgündür ve endişe içindedir.
2 Genç kadın bir gölün kenarında durmakta ve suya dalmak üzeredir. Burada suyun büyük bir rolü vardır. Bilindiği gibi su temizlenme vasıtasıdır, bilhassa ibadetlerden önce gereklidir.
Genç kadın tamamıyla çıplak olarak yüzmektedir. Elbiselerinden kurtulması nefsinden kurtulmasına işarettir. Siyah elbiselerin kaybolması, ruhî ıstırabının bir ifadesidir.
Şimdi bu rüyadaki muhtelif unsurları toplayalım.
Rüya:
⦁ Üzerimde siyah bir elbise vardı.
⦁ Bir gölün kenarındayım.
⦁ Suya dalıyorum.
⦁ Tamamıyla çıplak olarak yüzüyorum.
⦁ Bütün sahil aydınlık içindedir.
⦁ Sahilde bana büyük bir sevinçle işaret eden bazı dindar hatunları görüyorum.
Tâbiri:
⦁ Tamamiyle iffetli ve temiz olmadığım için utanç ve üzüntü duyuyorum.
⦁ Beni tamamıyla temizleyecek bir şeyin yakınındayım.
⦁ Temizleyici bir suya daldığımı hissediyorum.
⦁ Nefsimin kötülüklerinden tamamıyla kurtulmuş bir halde sahile doğru yüzüyorum.
⦁ Aydınlık olan sahil, içimin aydınlığının tâ kendisidir.
⦁ Su beni pâklandırmıştır. Onun için sahilde gördüğüm dindar hatunlar beni sevinçle yanlarına çağırmaktadır.
O halde bu rüyanın kısaca mânası nedir?
Kısaca tâbiri şudur: Bu rüya o genç kadının içindeki arzularını bildirmekte ve onu üzen sebepleri açığa vurmaktadır.
2. Rüya:
Bu rüya, büyük bir tren istasyonu ile kibrit çöpleri yakan küçücük bir oyuncak lokomotifin çektiği komik bir ekspres treninden ibaret unsurlardan oluşmaktadır.
Burada gözümüze çarpan şey nedir? Rüya görenin beklediği kocaman lokomotifle, istasyona gelen küçük oyuncak lokomotifin arasındaki büyük fark..
Bu rüya için sahibiyle bir konuşma yapmaya hacet yoktur. Zira, rüya tamamıyla açıktır, hemen incelemesini yapabiliriz:
- Büyük bir tren istasyonu, bilindiği gibi istasyonlar günlük hayatımızda, muhtelif gezilerin ve işlere girişmelerin bir başlangıç noktası sayılmaktadır. Rüyada da öyledir.
- Ekspres treni, bu ekspres bizleri sür’atle uzak şehirlere gitmemizi sağlar. Rüyalarda çoğu zaman ekspres treni hayattaki gayelere ulaşmakla, erişilmesi güç arzuların gerçekleşmesiyle tâbir edilir.
- Küçük lokomotif, uzun yollarda, ağır treni hiç aksatmadan çekebilir, bu araç umumiyetle kuvvet ve güçlülük sembolü olarak gösterilir.
- Şimdi bu unsurları bir araya toplayalım:
- Rüya:
- Büyük bir tren istasyonunun peronundayım.
- Büyük ekspres trenini bekliyorum.
- Büyük ve güçlü lokomotife binmek istiyorum.
- Trenin geldiğini görüyorum, fakat o treni kibrit çöpleri yakan küçücük bir lokomotif çekmektedir.
Tâbiri:
- Uzun zamana mütevakkıf büyük işlere girişmek istiyorum.
- Bununla beraber, her şeye rağmen bu isteklerimi sür’atle gerçekleştirmek kararındayım.
- Gayeme ulaşmak için durmadan çalışmak ve üstün bir kuvvete sahip olduğumu hissediyorum. Bu sebepten umduğum o büyük başarıya ulaşamayacağım, bilhassa bunun için aldığım gıda da yetersizdir ve ancak buna gücüm yetmektedir.
O halde bu rüyanın mânası nedir? Bu rüya bize o rüyayı gören adamın ihtiraslarını ve kendisini nasıl gördüğünü göstermektedir, kafasındaki büyük plânları gerçekleştiremeyecek kadar zayıf olduğuna, bütün gücünün bu işe atılmaya yetmeyeceğine vicdani kani değildir. Bu inanç onu o kadar ümitsizliğe sürüklemiş ve üzmüş olacak ki ağlayarak uykudan uyanmasına sebep olmuş.
Bütün bunlardan rüyayı gören bu zatın geçici bir rahatsızlık çektiğini veya aşağılık kompleksi olduğunu çıkarabiliriz.
Rüya gerçeği değiştiriyor:
Hiç şüphe yok ki rüyalarda görülen şekiller ve sahneler uyanık olduğumuz zaman gördüğümüz gerçek şekillerin ve sahnelerin bozuntusundan ibarettir.
Yâni rüyada aynı sahneyi, bir takım imalar, aynı mâna ve ifadeyi taşıyan şekiller halinde görürüz. Yukarıda anlattığımız birinci rüyadaki siyah elbise ve göl kenarı ve ikinci rüyadaki tren istasyonuyla lokomotif.. Fakat bu karışık düğümün sırrı nedir? İçimizde bu gerçekleri bozmaya zorlayan bir âmil mi var?
Evet, işte bunu yavaş yavaş meydana çıkarmaya çalışacağız.
İşte bir genç kadının gördüğü ve benzeri çok olan bir rüyayı örnek olarak veriyoruz:
“Kendimi karanlık bir odada görüyorum, arkadaşım büyük bir masanın üzerinde duran bir tabutta yatmaktadır. Çok sevdiğim ve saydığım bu arkadaşımın bu halini görünce kendi kendime şöyle demiştim: “Bu kadıncağıza ne oldu?” İki ay evvel kızı öldüğü zaman durum da böyle idi…”
Biri sorabilir: “Bütün bu rüya bundan ibaret midir? Bir arkadaşının öldüğünü rüyasında görmüş, bunda ne var?” Hakikatte iş bununla bitmiyor, rüyayı gören genç kadını sorguya çektiğim zaman şunları öğrendim:
- Arkadaşının iki ay önce bir kızı ölmüş.
- Bu olay üzerine arkadaşının erkek kardeşi bulunduğu şehirden kalkıp yanına gelmiş.
- Rüyayı gören genç kadın arkadaşının erkek kardeşini sevi- yormuş ve onu çocuğunun ölümünden sonra bir daha görmemiştir.
Böylece her şey meydana çıkmış bulunmaktadır. Bu genç kadının şuuraltında şöyle bir düşünce yerleşmiştir: Şayet arkadaşı ölürse, cenazesinde bulunmak için, muhakkak erkek kardeşi gelecek, bu vesile ile de sevdiği o genci görmek imkânını bulacaktır.
O halde bu rüya, genç kadının bir arzusunu meydana çıkarmaktadır. Fakat bu istek arkadaşının ölümünü görmek değildir. (Esasen rüyada akıl ahlâka önem vermektedir.) Kadının arzusu arkadaşının erkek kardeşini görmekten ibarettir. Akıl da rüya sahibinin arzusunu gerçekleştirmek için en basit çareyi seçmiştir.
Anahtarı nerede bulabiliriz?
Rüyanın, gerçekleri başka bir şekle soktuğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Meselâ, bir delikanlı rüyasında, aklını çelen bir kızı göreceği yerde beyaz bir zambak çiçeği görür. İnsan, hemen bu çiçeğin genç kızın iffetini temsil ettiğini fark eder.
Bunun için bir kimsenin rüyasını tâbir etmeden önce ondan evvel gördüğü birkaç rüyayı bilmesi, hayatına dair birçok şeyler öğrenmesi lâzımdır.
Günlük Rüyalar:
Birçok rüyalarımız, dertler, istekler, heyecanlar ve çeşitli maceralar içinde geçen günlük hayatımızdan bazı sahneler ihtiva etmektedir.
İçimizden biri şöyle anlatır:
“Bazı incelemelerde bulunmak için bir kitabı seçip aldım. Sayfalarını karıştırırken büyükçe bir elmas parçası buldum, birdenbire bir sevinç heyecanı içinde kaldım, fakat bu sevinç, elmas için değildi.”
Bu rüyanın sahibi birtakım güç sınavlar vermek zorunda olduğu anlaşılır, rüyasının tâbiri şudur:
Günlük rüyalarımızın çoğu bu şekilde dikkate şayandır. Çünkü uyanık iken tamamıyla açık görmediğimiz bir durumu bize aydınlatmaktadır.
İşte size başka bir örnek:
“Zifaf gecemizi takip eden gecede (halbuki bir senedir evliyiz) elinde sini taşıyan bir kadının odamıza girdiğini gördüm. Bu kadın annemden başka bir kimse değildir ve elindeki sininin üzerinde bir bardak sıcak süt bulunmaktadır. Birdenbire uykudan uyanıp, sinirli bir tavırla odamıza giren anneme utanç verici ağır lâflar sarfettiğimi hatırlıyorum.”
Bu rüyayı gören kişi annesi tarafından lüzumundan fazla sevilmekte ve şımartılmaktadır. Bu durum onu ziyadesiyle rahatsız etmekte, fakat bunu açığa vurmamakta ve içine atmakta, böylelikle şuuraltında birikmesine sebep olmaktadır.
O hâlde bu rüya neyi ifade etmektedir?
Bu rüyanın tâbiri şudur:
“Annen halâ seni sevmekte ve evli olduğun halde seni yalnız bırakmak istememektedir. Halâ seninle yakından ilgilenmekte ve senin için her sıkıntıya katlanmaktadır. Kocaman bir erkek olduğunu bir türlü kabul etmemektedir, işte sana sıcak süt getirmekte ve evli bir erkek olmana rağmen halâ seni küçük bir çocuk olarak görmektedir.”
Şunu söylemek gerektir ki bu psikolojik inceleme adamın tahakkümü ile şahsiyetini yok eden annesinin bu davranışlarına karşı duyduğu büyük üzüntü ve ıstırabı ortaya çıkarmıştır.
Bundan anlaşılıyor ki rüyaların, olaylara ve ihtimallere karşı uyanık düşünceden daha uzak ve geniş görüşü vardır. O hayatımızda unutulup tarihe karışan birçok şeylerden faydalanmakta, arzu ve imkânlarımızın derecesini bilmektedir, uyanık iken aklımızdan geçen bazı basit düşünce ve mülâhazaları çoğu zaman unutur, üzerinde durmak lüzumunu duymayız. Fakat gerçekten unutuldu mu?.. Hayır, muhakkak ki o düşünce, günün birinde herhangi bir hâdiseyi açıklamak için göreceğimiz bir rüya vasıtasıyla meydana çıkıncaya kadar şuuraltımızın sinir merkezlerinden birinde dolaşmaktadır.
BİRKAÇ RÜYA ÖRNEĞİ DAHA
Herhangi bir durumu aydınlatan ve insana bazı hususlarda takip edeceği yolu gösteren birkaç rüya örneği daha verelim. Bu rüyalar, tanınmış batılı bir yorumcu ve psikolog olan Sigmund Freud‘un eserinden alınmıştır:
Rüya: 1.
“Dolambaçlı bir yolda yürüyordum. Ayaklarımın ağrıdığını hissettim, bakınca çocukluğumda giydiğim bir pabucu giymiş olduğumu farkettim. Ayakkabılarımın bağlarını gevşetip yola devam ettimse de fayda vermedi. Pabuç gittikçe sıkıyor, yol da daraldıkça daralıyordu. Nihayet karşıma yaşlı bir adam çıktı ve bana ayağımdaki pabucu çıkarıp atmamı emretti.”
Bu rüya sahibini sorguya çektiğimde, 26 yaşında olduğunu, dört sene önce nişanlandığını, durmadan evlenmeyi ertelediği için nişanlısının ümitsizliğe kapılmasına sebep olduğunu söyledi ve şunu ekledi. “Evlenmeyi ertelememin sebebi, anne ve babamdan ayrılmak istemiyorum, zira henüz olgun bir erkek çağına gelmiş değilim, evlilik sorumluluğunu kabul edecek hâle gelinceye kadar evlenmek niyetinde değilim.”
Rüyanın anlamı:
Rüya sahibinin şahsiyetini dikkatle inceledikten sonra, bambaşka bir şey keşfettim. Anne ve babası (bilhassa annesi) tarafından çok şımartılan bu genç, şimdi iki istek arasında bocalamaktadır: Annesinin eteğine yapışmış şımarık bir çocuk olarak kalma isteği ile evlilik sorumluluğunu yüklenmeğe hazır olgun bir adam olma isteği…
Bu rüya açıkça şu durumu aydınlatmaktadır:
“Dolambaçlı ve dar bir yolda yürümesi (hayatta gayesiz bir yol takip etmesiyle yorumlanır) çocuk yaşta iken giydiği pabuçlarla dolaşması: (kolay ve rahat çocukluk yaşantısını sürdürmek istediğini fakat bunun artık onun yaşında bir adama yakışmadığını anladığına işarettir.) Yolun gittikçe darlaşması (günün birinde yanlış tutumunun hayatta ilerlemesine engel olacağına alâmettir.) Karşısına çıkan yaşlı adam (tecrübe ve hikmetle yorumlanır.) Çocuk iken giydiği pabucu atması için verilen emir (çocukça hareketlerinden vazgeçmesi gerekir yolunda bir uyarıdır.)
Rüya: 2.
“Rüyamda kendimi karanlık bir mağarada gördüm, mağarada açmaya bir türlü cesaret edemediğim bir sürü torbalar vardı. Bir aralık gözüme çarpan bir kapıdan çıktım ve karşıma çıkan bir kayayı elimdeki sopanın yardımıyla tırmanmaya başladım. Fakat birdenbire sopam kırılınca kendimi boşluğa yuvarlanmış gördüm.”
Bu rüya sahibi ile konuştuğumda, birçok iç sorunları ve müşkülleri olduğunu, bunlardan kurtulmaya çalıştığını çoğu zaman kendini sorunlarla yorduğunu fakat bir türlü huzura kavuşup kendini bulamadığını öğrendim.
Rüyanın anlamı:
Mağara nedir? Karanlık ve derin bir yerdir, burada unutulan şeyler birikmektedir. Rüyada çoğu zaman mağara, şuuraltındaki derin ve esrarlı şeyleri ifade eder. Bu rüya sahibi ruhunun karanlık derinliklerinde (torbalar şeklinde) gördüğü kendine ait hakikatleri bir türlü açmaya cesaret edememektedir. Daha sonra bir kayayı tırmanması, (büyük bir güç sarfederek sorunlarını öğrenmeye çalışması) ile yorumlanır. Elindeki sopanın kırılması da (yükselmek için elinde bunu sağlayacak maddî ve manevî imkânların bulunmamasına) işarettir.
Rüya: 3.
“Rüyam çok kısadır. Yanımda bütün ev eşyam ve giyeceklerim olduğu halde istasyona geliyorum, müthiş kalabalığın gürültüsü kulaklarımı rahatsız etmektedir. Gar şefi, yanımdaki eşyalarla trene binemeyeceğimi söyleyince ona elimde tuttuğum bileti göstermek istedim, fakat o anda biletimin yok olduğunu gördüm.
Bu rüyanın sahibini sorguya çektiğimde, bu adamın her giriştiği işte başarı kazanamadığını, hayatta birçok ihtirasları olduğunu fakat bunu elde etmek için fazla çalışmaya, didişmeye hacet olmadığına kanidir.
Rüyanın tahlili:
İstasyona gelmiş (burada istasyon yeni ufuklara ve teşebbüslere hareket noktası ile yorumlanır.) Yanında ev eşyasını getirmesi (içinde onu alıkoyan sebepler ve amillerden kurtulamadığını ifade eder.) Gar şefi ona: “Bütün bu eşyalarla trene binemeyeceğini söyler.” Esasen kendisi de, ayrılmak istemediği bütün bu eski ev eşyaları yüzünden ayrılmak istemediği uzak bir yere gidemeyeceğini anlamaktadır. Elindeki bileti göstermeye kalkışması da (bu husustaki sarfettiği gayreti ispat etmek içindir) fakat o anda biletin kayboluşu, (kendisine bu seyahati yapmaya yardım edecek şeyden yoksun olduğunu göstermektedir.)
Bu uyarıcı rüya, sahibine girişeceği işlere adamakıllı hazırlıklı olması gerektiğini, kafasında yer etmiş birtakım eski usullerden ve düşüncelerden kurtulmadan başarı noktasına hareket edemeyeceğini anlatmaktadır.
İşte insana kendisini olduğu gibi gösteren ve ona karakterini açığa vuran bu nevi rüyalardan birkaç örnek vermiş bulunuyorum. Bu gibi düşler insana kendi kendine: “Ben neredeyim? Nereye gidiyorum? Gerçek gücüm nedir?” sorularını sormaya yardım eder.
Bu Duaları Kaçırmayın!
BİZİ TAKİP EDİN RÜYANIZI ÜCRETSİZ YORUMLAYALIM: Bizi sosyal medyada takip etmek isterseniz FACEBOOK sayfamız, YOUTUBE kanalımız, INSTAGRAM sayfamız ve PINTEREST sayfamıza abone olup bizi oradan takip edebilirsiniz. Rüyalarınızı ücretsiz yorumlatmak için YouTube videolarımızın altına yazmanız yeterli.
Rüyamda erkek kardeşimle evliyim onun annesı de benım suan hoşlandığım kışının annesı bende şaşırıyorum . Erkek kardesım olduğunu bılıyorum sonra odada 2-3 kutu var kutuların ıcınde bır sürü Demir takılar var yeni hepsi açılmamış . Rüyamı yorumlarsanız sevınırım hocam 🌹
Kardeşim ücretsiz rüya uygulamamızı çıktı indirip rüyanı gönder yorumlayalım: https://play.google.com/store/apps/details?id=com.ruya&pli=1
Bir ilçede oturuyorum. Rüyamda bulunduğum ilçede gemi karaya oturmuştu. Geminin içinde yol vardı. Geminin oturduğu kara gümüştü. O geminin oraya oturmasını ben planlamışım. Devamında bir mektup arıyordum.
Miray Kardeşim Sizin Bu Rüyanızın Yorumu Şöyle : Güzel yolculuğa çıkacağınıza, kısa zamanda mutluluk verici iyi ve güzel haberler alacağınıza, kısmetlerinizin açılacağına işarettir…
Rüyamda bir kuş gördüm. İlk başta bu kuşu sevmediğimi söylüyordum. Sonra bu kuş bana verildi. Ben de artık kuşu zorda olsa kabullenip sevmem gerekiyordu. Daha sonra bir topluluk içinde tam bu kuşu şikayet edecekken oradaki insanlara, kuş anlamış gibi geldi kafamda kanat çırptı ve boynumu ve kafamı gagaladı.
Selvi Kardeşim Sizin Bu Rüyanızın Yorumu Şöyle : Hayatınızda yeni bir döneme geçeceğinize, yeni başlangıçlar yapacağınıza, çevrenizi güzellikle tamamen değiştireceğinize işarettir…
Daha önceden ailemle birlikte sürekli gidip piknik yaptığımız bir yerde köpek saldırıyor kaçarken topraktan bir tepe çıkıyor karşıma tırmanmaya çalışıyorum toptakta ağaç dallarından tutunuyorum altımda köpek havlıyor tepenin üstü yol bağırarak bu yol imam azam ebu hanife’nin geçtiği yol deyip ondan yardım istiyorum.
Mehmet Kardeşim Sizin Bu Rüyanızın Yorumu Şöyle : Yeni bazı zorluklarla karşı karşıya ve aile yaşantınızda büyük bir değişikliğe hazır olmanızın gerektiğine, kazançlı günlere işarettir…